“Kolera nedir?” diye merak ettiyseniz, yalnız değilsiniz. Hastalık, insanları enfekte edebilen gram negatif bir bakteridir. Çoğu zaman kontamine su veya yiyecekler yoluyla bulaşır. Çiğ kabuklu deniz ürünleri de hastalığın yaygın bir kaynağıdır. Kolera, aşırı sıvı tutulmasına neden olarak sindirim sistemini bozan bir hastalıktır. Kolera genellikle ateşe neden olmazken, hastalığı olan kişilerde genellikle zayıflatıcı ishal ve kusma görülür.
Kolera tedavisi, kusma ve ishal yoluyla kaybedilen sıvı ve elektrolitlerin yerine konulmasını içerir. Mağdurlara sıvılarını geri kazanmaları için oral rehidrasyon tuzları adı verilen DSÖ tarafından geliştirilmiş bir rehidrasyon solüsyonu verilebilir. Bu ilaç, tam rehidrasyon sağlamak için özel olarak tasarlanmıştır. Şiddetli vakalarda doktorlar antibiyotik veya intravenöz sıvı replasmanı uygulayabilir. Kolera tedavisi gören kişilerin kontamine alanlardan uzak durmaları önerilir.
1854 yılında, London School of Hygiene and Tropical Medicine’de tıp öğrencisi olan Dr. Robert Koch, hastaların kanından kolera bakterisini izole etti. Kolera bakterileri nemli keten ve toprakta yaşayabildikleri gibi su yüzeylerinde biyofilmler halinde de bulunabilirler. Hastalık kontamine su ve yiyecekler yoluyla bulaşır. Kolera şiddetli ishale neden olur ve ölümcül olabilir. Hava değişiklikleri ve iyileştirilmiş sanitasyon, salgınların kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir.
DNA dizilimi, bilim adamlarının koleraya neden olan bakteriyi daha iyi anlamalarına yardımcı oldu. Bilim adamları bu yöntemi kullanarak hastalığı daha iyi anlayabilir ve nedenlerini belirleyebilir. Kolera’nın birçok farklı türü vardır. Bazı kolera türleri pandemik olabilir, yani kısa sürede birçok ülkeye yayılabilirler. 1816’dan bu yana altı kolera salgını yaşandı ve şu anki salgına El Tor kolera bakterisi neden oldu. DNA dizilimi öncelikle pandemik kolera tiplerini tanımlamak için kullanılır.
Antibiyotikler kolera hastalığının süresini azaltmaya yardımcı olabilir, ancak Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu durumda antibiyotik kullanımını önermemektedir. Kolera riski taşıyan kişiler hijyen kurallarına uymalı ve şişelenmiş su içmelidir. Su kirliyse, kolera ile kontamine olma olasılığı yüksektir. Hastalığa yakalanma şansınızı en aza indirmek için pişmemiş yiyecekler yemekten ve pastörize edilmemiş sebzelerden uzak durun.
Şu anda bir kolera aşısı mevcut olsa da, %100 korumayı garanti etmemektedir. Enfekte kişiler yine de standart bir önleme stratejisi izlemelidir. Herhangi bir kolera belirtisi göremiyorsanız, içme suyu ve yiyecekler kaynatılmalıdır. İki dozluk bir aşı muhtemelen koleraya karşı koruma sağlar, ancak onu tamamen ortadan kaldırmak için hiçbir şey yapmaz. Bununla birlikte, zaten enfekte iseniz, tedavi edilmeyen alanlardan su içmekten kaçınmak isteyebilirsiniz.
Şiddetli kolera vakaları, büyük miktarlarda sulu ishal, kusma ve kramplara neden olabilir. Ağır vakalarda, bir kişi komaya bile girebilir ve saatler içinde ölebilir. Bu tip ishal elektrolit dengesizliklerine de yol açabilir. Bu semptomlardan herhangi birini yaşarsanız derhal tıbbi tedavi almalısınız. Kolera’nın ateşe neden olmadığını, ancak yıkıcı etkileri nedeniyle derhal tedavi edilmesi gerektiğini unutmayın.